Astrofizik Nedir ? Astronomi ve Kozmoloji Ne Demektir ?
İçindekiler
Günümüzde oldukça popüler olan astrofizik , astronomi ve kozmoloji nedir ve aralarından nasıl bir fark vardır. Bu yazımızda inceleyeceğiz.
Astrofizik , Astronomi ve Kozmoloji Nedir Aralarında Ne Fark Var ?
Astrofizik , esasen tarihi çok da eski olmayan bir bilim dalıdır. Kısaca ‘Gök bilimi’ olarak tanımlansa da bu tanım oldukça yetersiz kalmaktadır. Bu yüzden astrofizik için tanım yapmadan önce astronomi biliminden bahsetmek yerinde olacak.
Gökyüzünü gözlemleyerek veri elde etmek; yıldızların, gök cisimlerinin, gezegenlerin ve diğer gök cisimlerinin evrendeki konumunu ve hareketlerini incelemek, parlaklıklarını ölçmek astronominin ilgi alanıdır. Astrofizik işte bu noktadan sonra devreye girer. Astronominin elde ettiği verilerle iş yapar astrofizikçiler. Yıldızların parlaklığının kaynağını, gök cisimlerinin hareketlerinin mekaniğini fizik ve kimya kuralları ile açıklamaya çalışan bu bilim dalına astrofizik denilmektedir. Bu durumun en yalın özeti astronomi gökyüzüne bakarak konumu ve durumu belirlerken astrofizik baktığımız konumun ya da durumun fizik ve kimya yasaları çerçevesinde açıklamasını yapmaktadır.
Bir de hepsinin de üstünden bakan Kozmoloji vardır ki o olaylara en geniş çerçeveden yani evrende bu konum ya da durumun nasıl bir etkisi olduğu açısından bakar.
Astrofiziğin Tarihçesi
İnsanoğlu çok eski çağlardan beri gökyüzüne bakmakta ve yıldızların hareketlerini yorumlamakta. Ancak ilk insanlar gök yüzünde gördükleri parlak ve hareketli cisimlere farklı anlamlar yüklemişler. Onlara tapınmak ya da başlarına gelen olayları yıldızların konumlarına bağlamak gibi..Çok yakın bir zamana kadar da dünyanın kurallarının evrende geçerli olabileceği fikri pek rağbet görmemiş. Ta ki 17.yüz yılda Newton un da içinde bulunduğu fizikçi ve filozofların evrenin tamamında geçerli olacak kuralları aramaya başlamasına kadar. Ancak henüz yeterli veriye sahip değillerdi.
19. yüz yıl ‘dan itibaren bilim insanları gökyüzündeki cisimleri daha yakından takip etmeye ve daha ayrıntılı ölçümler yapmaya başladılar. Henüz astrofizik diye bir bilim dalı yoktu çünkü henüz gerçek anlamda gözlem yapılmaya yeni başlanmıştı.
1802 yılında William Hyde Wollaston Güneş yüzeyinde bazı karanlık bölgeler olduğunu keşfetti. Joseph von Fraunhofer de bağımsız olarak aynı bilgiye ulaşmıştı. Daha sonra Fraunhofer çizgileri olarak adlandırılan bu bölgeler Güneş’in spektrumunda ışığın olmadığı ya da daha az olduğu karanlık kısımlardı. Bilim insanları gördüklerini kendi Dünyanızın yasaları ile anlamlandırmaya başlamışlardı. Bu yüzden bu keşif astrofizik biliminin temeli olarak kabul edilmektedir.
Ilerleyen yıllarda (1860) ünlü fizikçi Gustav Kirchhoff ve kimyager Robert Bunsen Güneş spektrumundaki parlak bölgelerin ve karanlık çizgilerin o bölgelere denk gelen gazlardan kaynaklandığını gösterdiler. Bu çalışmalar güneş yüzeyinde de dünyamızda bulunan gazların olduğunu gösteriyordu.
Newton teorik olarak evrenin her yerinde aynı yasalar geçerli dediği zaman haklıydı. Newton’dan önce de pek çok dahi bu fikre tutunmuştu ancak haklılığının kanıtlanması biraz zaman aldı.
‘Uzakları görebildiysem devlerin omuzlarından baktığım içindir’ diyen Newton bilimin bir bilgi birikimi olduğunu bize bir kez daha hatırlatıyor.
Günümüzde bu bilim dalları yani Astronomi, Astrofizik ve Kozmoloji kardeş olarak görülmektedir ancak aslında birbirlerini tamamlayan alanlardır. Her dal diğerinin verilerini kullanarak insanlığı daha ileri taşıyan bilimin olmazsa olmazları.
Nasaya Göre Astrofizik Nedir ?
Nasa Astrofizik için yaptığı açıklamada bu bilim dalının üç muhteşem soruya cevap aradığını söylüyor. Bu sorulardan ilki ‘Evren nasıl çalışıyor?’.
Astrofizikçiler çalışmaları ile bu soruya yanıt arıyor. Evrenin nasıl işlediğini anlayabilmemiz için onun parçalarını –kara delikleri, nebulaları, meteorları, gezegenleri,yıldızları ve diğer gök olaylarını- fizik ve kimya yasalarına göre açıklayabilmemiz hayati derecede önemi.
Nasa’ya göre cevap bulmamız gereken diğer sorular ise ‘Evren nasıl başladı ve gelişti?’ ve ‘Bizden başka yaşam formu var mı?’.
Bu sorulara cevap verebilmemiz ne kadar sürecek bilinmez. Ancak aramaya devam etmemiz insanlığı ileri taşımamız için şart.