Fizik

Fizik Bilimine Yön Verenler 9. Sınıf Fizik Dersi

Bilim binlerce yıldır insanlığın gelişimi için çalışan ve bu işi hiç bir karşılık beklemeden yapan bir sistemler bütünüdür. Bilim adamları ise her zaman bu önemli göreve hayatlarını adayan öncüler olmuştur. Evreni ve içinde barındırdığı bütün sırları anlamak için bilime ihtiyacımız olduğu çok açık. Ancak evren dediğimizde çok geniş bir alandan bahsederiz. Bu sebeple bilim kendi içerisinde dallara ayrılmıştır. Fizik,Matematik,Felsefe gibi dallar içerisinde de şüphesiz en önemli ve en popüler olanı şüphesiz fizik bilimidir. Şimdi Fizik nedir ve ne ile ilgilenir sorusuna cevap verelim.

Fizik,maddeyi ve maddenin yapısını,kuvvet ve enerji ilişkisini, uzay ve zaman kavramlarını inceleyen deney ve gözleme dayalı bir doğa bilimidir. Fizik biliminin kapsadığı alan yine de çok geniş bir yelpazeye yayılmıştır. Bunun temel sebebi fizik biliminin temel amacının Evreni ve içinde barındırdığı bütün sırları anlamak olmasıdır.Bu sebeple Fizik Bilimi de kendi içinde dallara ayrılır. Ancak bu dallar bambaşka bir yazının konusu. Bu yazıda Fizik Bilimine Yön Veren Bilim Adamlarını anlatacağız.

Bu bilim insanlarını sıralamak elbette çok zor,yüzlerce kişilik bir liste yapılabilir. Ancak biz MEB in kitabında adını aldıklarını sıralayacağız.

Fizik Bilimine Yön Verenler Kimlerdir ?

Fizik Bilimine katkıda bulunan ve gelişmesini sağlayan bilim adamlarından dört tanesini kısaca anlatalım. Bu isimler sırası ile, İbnülheysem, Hazini, Isaac Newton ve Albert Einstein olacaktır.

1.İbnü’l-Heysem (Alhazen)

Asıl adı Al Hasan ya da daha bilindik haliyle Hasan, batı dünyasında Alhazen olarak tanınmaktadır. İbnülheysem ismi ise babasından dolayi kullanılır. Yani Heysem’in oğlu.

İbnülheysem‘i tarihe adını yazdıran çalışmaları optik alanında yaptığı deneyler ve daha da ilginci bu deneyleri yapım aşamalarını tek tek kayıt altına alması olmuştur. Günümüzde Bilimsel Yöntem denilen bu aşamalar halen bilim adamlarının kullandığı basamaklardır. İbnülheysem bu basamakları ilk kullanan kişi olarak İlk Bilim Adamı ünvanına sahiptir. Bir diğer unvanı ise yaptığı çalışmalardan dolayı Optik Biliminin Babası’dır.

Şimdi hem İbnülheysem in çalışmalarına bir göz atalım hem de Bilimsel Yöntem ‘in aşamalarını tek tek sıralayalım.

Bilimsel Yöntem

1-Problemi Tanımlama

Bu aşamada bol bol soru sormak ve elbette asıl önemlisi bir probleme sahip olmak gerekiyor.

İbnülheysem için temel problem görme olayıdır. Onun yaşadığı devirde Öklid ve Batlamyus’un Göz Işın Kuramı kabul görüyordu ancak İbnülheysem bu kuramın bazı aksaklıkları olduğunu düşünmekteydi. Önce bir bakalım,Nedir Bu Göz Işın Kuramı?

Göz Işın Kuramı

Görme olayının gözden çıkan ışınlarla gerçekleştiğini söyleyen kuramdır. Gözden yayılan ışın nesnenin üzerine düşer ve böylece nesneyi görürüz.

Ancak İbnülheysem bu fikrin zorluklarını görüyor ve anlamlandırmak için bir dizi deneyler yapıyordu. Bu da bizi Bilimsel Yöntemin ikinci aşamasına götürüyor.

2-Deney Ve Gözlem Yapmak

Bu aşamada topanabildiği kadar veri toplanır. Veriler sistemli olarak kayıt altına alınır.

İbnülheysem görme olayında ışığın nasıl davrandığını anlamak için karanlık bir odaya gönderdiği güneş ya da mum ışığının yayılma dogrultularını ipler çekerek işaretledi. Böylece ışığın her yöne yayıldığını göstermiş oluyordu.

Işık her yöne yayılıyor,ancak bazı nesnelere çarparak gözümüze geliyor böylece görme olayı gerçekleşiyor. Bu fikir günümüzde de kabul gören bir fikirdir ve İbnülheysem ‘e Optik Biliminin Babası ünvanını kazandırmıştır. Üstelik görüntülemenin gözler yerine beyinde gerçekleştiğini de ispatlariyla açıklayan ilk kişiydi.

3-Veriyi Analiz Etme

Bu aşama bir nevi sağlama aşamasıdır. Deneyler sonucu elde edilen veriler ve bulgular toparlanır ve incelenir. En başta sorulan sorulara uygun sonuçlar elde edilip edilmediğine göre çalışmaya devam edilir.

İbnülheysem yaptığı deneylerden elde ettiği verileri kayıt altına alıyordu. Hatta ışıkla yaptığı deneyler sırasında bulduğu Karanlık Oda ileride fotoğraf makinesinin de ana fikri olacaktı.

Analiz edilen veriler baştaki bulgulara uyumlu ise artık onu herkesle paylaşmanın zamanı gelmiş demektir. İbnülheysem de yedi ciltlik dev eseri Kitāb al-Manāẓir yani Optik Kitabını yayımladı. Kitap İbn-i Heysem’in Optik Hazinesi adı ile Latinceye cevrilerek 600 yıl boyunca batı dünyasına ışık tutmuş ve kendisinden sonra gelen pek çok bilim adamını etkisi altına almıştır.

2-Hazini

Abdurrahman El-Hazini,Türkistan’ın Merv şehrinde 1071 yılında dünyaya gelmiş ve 1155 yılına kadar yaşamış olan Bizans asıllı bir kaledir. Efendisi Ebü’l-Hüseyin Ali b. Muhammed el-Hâzin el-Mervezî’nin Merv Sarayında Hazinedar olmasından dolayı Hazini adıyla tanınmaktadır.
Ne yazık ki Hazini hakkında çok fazla kaynak günümüze ulaşmamıştır. Efendisinin saraydaki imkanlarından yararlanarak çok iyi bir eğitim alma şansına sahip olan Hazini’nin en önemli çalışması maddelerin yoğunluğunu çok hassas bir şekilde ölçebilen bir terazidir. “Mîzânü’l-Hikme” adı verilen bu hidrostatik terazi sayesinde metallerin ve taşların saf olup olmadıkları anlaşılabiliyor ve iki elementten meydana gelen alaşımlarda karışım oranları bulunabiliyordu. Bu terazi yapıldığı devirdeki bütün terazilerden hassasiyet yönünden çok üstündü.
Hazini’nin çalışmaları hidrostatik ve akışkanlar mekaniğinin öncüsü olmuştur. Kaldırma Kuvvetinin Temel İlkeleri olarak kabul edilen fikirleri ilk olarak ortaya atan isimdir. Bir cismin düşük yoğunluklu havada ağırlık kazandığını ve yoğun havada ya da suda ağırlığının azaldığını keşfetmiştir.
Hayatına bir köle olarak başlayan Hazini çalışkanlığı ve azmi sayesinde Selçuklu Sultanı Sencer’in ilgisine ve övgüsüne mazhar olmuş, üstelik adını tarihe yazdırmıştır.
Hazini’nin en önemli eseri Kitâbü Mîzâni’l-Hikme, sekiz kitaptan oluşan ve özünde ünlü terazisinin kullanım klavuzu olarak kullanılmış ve kıymeti yeterince bilinememiş kitaplarıdır. Kitap içeriği oldukça geniş konuları kapsamakla birlikte Orta Çağın en değerli mekanik kaynaklarından biri olduğu ne yazık ki uzun yıllar anlaşılamamıştır.
Ayrıca bir astronomi haritası olan ez-Zîcü’l-muʿteberü’s-Sencerî es-Sulṭânî ve astronomi aletlerinin kullanımını açıklayan Risâle fi’l-âlât adındaki eserleri de günümüze kadar ulaşmıştır.
Ölçü ve tartı teorilerine yaptığı katkılar kendinden sonra gelen bilim adamlarını etkilemiş ve onu haklı bir üne kavuşturmuştur.

3-Isaac Newton

Hakkında bolca kaynak bulabileceğiniz bir isme geldi sıra. Isaac Newton 25 Aralık 1644 yılında İngiltere’de dünyaya geldi. Adını doğumundan bir kaç ay önce ölen babasından alsan Isaac, annesi ve üvey babasıyla birlikte zengin bir din adamı olan üvey babasının evinde hayata başladı. Ancak üvey babasının isteği üzerine daha hayatın başında henüz 4 yaşındayken annesinden ayrılarak anneannesinin yanına gönderildi ve 12 yaşına kadar burada kaldı. Hiç bir zaman okulda parlak bir çocuk olmadı ama her zaman meraklıydı. Üvey babasının ölümü ile büyük bir mirasa sahip olarak King’s School(Kralın Okulu)’nda eğitim almaya başladı. Bu okula kaybolduğunda henüz 12 yaşındaydı.  17 yaşına kadar bir eczacının yanında yaşadı ve burada simyaya olan ilgisini farketti. 19 yaşına geldiğinde eczacının kızı ile nişanlandı ancak bir süre sonra ayrıldılar. Newton’un yaşamı boyunca bir daha herhangi bir ilişkisi olmamıştır. Hiç bir zaman evlenmedi ve bilindiği kadarıyla çocuk sahibi olmadı.
Peki bu sıradan görünümlü adamı gelmiş geçmiş en ünlü kişilerden biri yapan neydi? Babası gibi çiftçi olmasını isteyen annesini dinlemeyip eğitim hayatına başladığında aklında ünlü bir bilim adamı olmak var mıydı bilemeyiz elbette ama çalışmaları ile klasik fiziğin kurulmasına ve Evreni çok daha iyi anlayabilmemize sebep olmuştur.
Newton Fizik, Matematik, Astronomi, Felsefe, Simya ve hatta Teoloji alanlarında kafa yormuş çalışmalar ortaya koymuştur. Ancak iki alanda yaptığı çalışmalar insanlık tarihinin ve bilimin seyrini değiştirecek kadar önemlidir.
Biri Hareket diğeri ise Optik.
Cambridge üniversitesinde öğrenim gördüğü yıllarda başlayan veba salgını yüzünden ailesine ait çiftliğe dönmek zorunda kalan Newton, burada geçirdiği iki yıl boyunca ışığın yapısı ile ilgili deneyler yapıyordu. Karanlık bir odaya tek bir noktadan ışık girmesini sağlıyor ardından bu ışığı prizmadan geçiriyordu  Bu deneylerden elde ettiği sonuç muazzam oldu. Beyaz ışığın renklerine ayrıldığını net bir şekilde gösteriyordu. Kırmızı, turuncu, sarı, yeşil, mavi, çivit mavisi ve mor. Ayrılan ışık ışınlarının ikinci bir prizmadan geçirildiğinde yine aynı renk olarak çıktığını da gözlemleyerek yeni bir Işık Teorisi ortaya attı. Böylece Beyaz Işığın renklerden oluştuğunu ve yaptığı renk çarkı ile renklerin birleştiğinde Beyaz Işık oluşturduğunu ispatlıyordu. Gökkuşağı oluşumunun bilimsel deneylerle kanıtlamıştı.
Newton’un renk çarkı günümüzde Tayf Analizi denilen yöntemin ilk aşamasıdır. Tayf Analizi sayesinde maddelerden gelen ışık incelenir ve maddenin yapısıyla ilgili bilgiler elde ederiz. Evreni daha iyi anlamamızı sağlayan bu yöntemle yıldızların hangi maddelerden meydana geldiğini anlayabiliyoruz.
Henüz 20 li yaşlarının başındaydı. Çiftlikte geçirdiği süre boyunca integral, diferansiyel, alan hesaplamaları gibi matematiksel alanlarda da pek çok çalışma yapmış, aynı zamanda kütleçekim üzerine de düşünmeye başlamıştı.
Salgın bitip de Cambridge’e döndükten iki yıl sonra matematik profesörü oldu. İleride kütleçekimle ve hareketle ilgili çalışmalarında matematiği etkili bir şekilde kullanacak ve yasalar ortaya koyacaktı.
Gerçekten kafasına bir elma düştü mü bilinmez ama elmanın yere doğru düşüyor olması Newton için önemli bir sorundu. Onu yere doğru çeken bir kuvvet olduğunu ve üstelik aynı kuvvetin gezegenler arasında da bulunduğunu söyledi. İleride Newton’un Hareket Yasalarına dönüşecek olan fikirleri bu yıllarda filizlenmisti. Bu yasalarla ilgili ayrıntılı bir yazıyı https://www.nedir-bu.com/newton-un-hareket-yasalari-kanunlari-nelerdir/ linkinden bulabilirsiniz.
Bu yasalar ve formüller nerdeyse bütün Evreni açıklıyordu ve bu bilim dünyası için bir devrim niteliğindeydi. Newton bu çalışmalarını Philosophiæ Naturalis Principia Mathematica (Doğa Felsefesinin Matematiksel İlkeleri) adlı kitabıyla yayımladı.
Kitap Latince olarak yazılmıştı ve deri ciltli olarak basilan kitabın butun masraflarını Edmond Halley (gök bilimci, Halley kuyrukluyıldızına adı verilen bilim insanı) kendi cebinden karşılamıştır. Aynı zamanda daha ucuz bir baskısı da yapılmış olmasına rağmen 9 şilinlik bu eser çok geniş kitlelere ulaşmamıştır.
Kitapta ispatlar diferansiyel yöntemi ile değil  geometri ile yapılmış, evrensel kütleçekimi açıklanmış ve bütün cisimlerin arasında bir çekim kuvveti olduğu ve bu kuvvetin cisimlerin kütleleri ile doğru orantılı,aralarındaki uzaklık ile ters orantılı olduğu açıklamıştır.
1696’da artik 50 li yaslarinda Newton’a Kraliyet Darphanesi’nin müdürlüğü teklif edildi,bu görevi ciddiyetle yaparken,1703’te Royal Society’nin başına getirildi. Londra yıllarında artık akademik çalışmalar yapmak istemiyordu. Nitekim ölümüne kadar da bu görevde kaldı. 1705’te şövalyelik ünvanı,1706’da kraliyet derneğinin başkanlığı,1708’de Kraliçe Anne tarafından “Sir” unvanıyla ödüllendirilmesi Isaac Newton için  fazlasıyla hak edilmiş başarılardır.
Isaac Newton, 31 Mart 1727 tarihinde, 84 yaşında hayata veda etmiş ve Westminster Manastırı’na defnedilmiştir.

4-Albert Einstein

14 Mart 1879 Almanya’nın Ulm kentinde doğmuş bilime ve insanlığa yaptığı katkılarla geçen ömrünü 18 Nisan 1955 de Amerika’nın Princeton eyaletinde tamamlamıştır. Şüphesiz bilim denince ilk akla gelen isim hala Albert Einstein ‘dır. Onu bu denli önemli yapan şey bulgularının o güne kadar bilinen dünyayı tamamen değiştirmiş olmasıdır.
Çocukluk yılları Almanya’da geçen Einstein 9 yaşına kadar konuşma güçlüğü çeken bir çocuktu. Ailesi zekasından şüphe ederek ona özel dersler aldırmayı düşünürken o hayatı boyunca yaptığı gibi ilgisini çeken konuların peşinden gidiyor,okulda yalnızca beğendiği ve yeterli bulduğu hocaların derslerine ilgi gösteriyordu.
Almanya’daki sıkı disiplin karakterine uymadığı ve zorunlu askerlik yapmayı reddettiği için ailesinin onayını alarak Alman vatandaşlığından çıkarak İsviçre vatandaşlığına geçmiştir. Lise öğrenimini İsviçre’de tamamlamış, İsviçre Federal Politeknik Okulu’nun sınavlarına kendi imkanlarıyla girmiş ve zamanın modası olan mühendislik fakültesi yerine fizik okumayı seçmiştir. ETH Zürih halen Avrupa Kıtasının en prestijli okulu ünvanına sahip bir devlet üniversitesidir.Öğrenimini tamamladığında ilk hedefi kendi okulunda bir iş bularak deneyler yapabileceği ve araştırmalarına devam edebileceği bir yaşam kurmaktı. Ancak okul yılları boyunca disiplinsiz davranışları ve hocalarını küçümser görünen tavırları nedeniyle bu planını gercekleştirememiş,onun yerine bir arkadaşının babasının bulduğu Bern’de bir Patent Ofisinde çalışmaya başlamıştır. Okul yıllarında yalnızca ilgisini çeken dersleri ve konuları takip ediyor,kendi başına deneyler yapıyor,okulun disiplin kurallarını sürekli hiçe sayıyordu.
Patent ofisinde müfettişlik yaparken işinin büyük kısmı elektrik sinyallerinin aktarımı ve elektriksel-mekanik zaman eşgüdümü ile ilgili sorular hakkındaydı.Bu İki teknik soru ve konu hakkında yaptığı düşünce deneyleri sayesinde Einstein ışığın doğası hakkında ve uzay ve zaman ilişkisi ile ilgili bir takım kökten sonuçlara varmıştır.
Politeknik’den sınıf arkadaşı olan Mileva Maric ile bu yıllarda evlenmiş ve üç çocukları olmuştur. Daha sonraki yıllarda teyzesinin kızı ile bir gönül ilişkisi olacak,Mileva’dan ayrılarak Elsa Einstein ile eklenecektir.
1905 yılı hayatının en önemli donemeci kabul edilebilir. Bern Üniversitesinde öğretim üyeliği de yaparken yıl Fizik Yıllıklari adlı dergide yayınlanan dört makalesi onu bilim dünyasında oldukça önemli bir noktaya taşımış,Patent Ofisindeki işinden ve universitedeki görevinden ayrılarak Zürih Üniversitesinde Fizik Doçentliğine başlamıştır. Ardından Prag’da bulunan Karl-Ferdinand Üniversitesinde (Prag Üniversitesi) profesörlük unvanı almış ve böylece 1914 yılında Almanya’ya dönmüştür. Kariyerinde bundan sonra dapek çok yöneticilik ve başka ünvanlara sahip olmuş,hayatını tamamen bilime adamıştı.
Onu bu kadar önemli kılan Newton’un kurduğu Klasik Mekanik kurallarını alt üst eden Kuantum Fiziği yasalarıydi. Newton Hareket Yasaları ile kendi devrinde bir devrim yapmıştı ancak onun heryerde ve herkes için aynı olan zaman fikrini yıkan Einstein zamanın izafi olduğunu ve her gözlemci için kendi referans sisteminde hesaplanabileceğini söylüyordu. Genel Gorelilik ve Özel Görelilik Kuramları,ona Nobel Fizik Ödülü getiren Fotoelektrik Olay, Kütle-Enerji Eşitliği ve İstatistiksel Fizik gibi alanlarda yaptığı pek çok çalışma onun adını tarihe kazımıştır.

Fizikçi bilim adamları kimlerdir ?

Tarihe adını yazmış fizikçilerden bazıları şunlardır.
  1. Albert Einstein
  2. Isaac Newton
  3. James Clerk Maxwell
  4. Werner Heisenberg
  5. Marie Curie
  6. Richard Feynman
  7. Paul Dirac – Kuantum Fiziğinin kurucularından biridir.
  8. Lawrence Brag  – X-ray yasalarının ve X-ray kristalograferi kâşifi.
  9. Niels Bohr
  10. Stephen Hawking – Einstein den sonra gelmiş en parlak teorik fizikçi olarak kabul edilmektedir. Hawking evrenin temel ilkeleri üzerine Roger Penrose ile birlikte çalışmıştır.  Einstein’ın Uzay ve Zamanı kapsayan Genel Görelilik Kuramının, Big Bang’le başlayıp karadeliklerle sonlandığını gösterdi. Kuantum mekaniği ile Genel Görelilik Kuramı’nın birleştirilmesi gerektiğini ortaya çıkaran çalışmaları yirminci yüzyılın ikinci yarısının en büyük buluşlarından biri olarak kabul edilir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu